Bülbül ne yatarsın Çukurova'da
  	Yavruların melül mahzun yuvada
  	Kendin gurbet elde gönül sılada
  	Sılada sevdiğim boynunu büker
  	Bir keklik tünedi bizim boğaza
  	Menendi bulunmaz turnada kazda
  	Bir daha görüşsek baharda yazda
  	Belki ayrı gider yaylanın yolu
  	Yine dumanlandı dağların başı
  	Ateşe verdiler dağ ilen taşı
  	Kendi sılasında gülmeyen başı
  	Gitti gurbet elde güler mi sandın
  	Barçın yaylasına çıkan öveçler
  	Yar göğsün ilikle yakar güneşler
  	Yıldan yıla meyve veren ağaçlar
  	Biz gittikten sonra kuruya kaldı
  	Yaylanın kızlığını ayılar bozar
  	Lalesini sümbülünü keklikler kazar
  	Sarı yaylam sende üç güzel gezer
  	Hangisinden ayırayım gözümü
***
  	Ahmet Şükrü Esen "Anadolu Türküleri"
  	adlı kitabında türkünün çeşitlemesini şu şekilde
  	aktarıyor, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 
  	Emel Matbaacılık, 1986 – Ankara, s.57-58-59
  	Bülbül ne yatarsın sette kayada
  	Yavruların melil mahzun yuvada
  	Kendim gurbet ilde gönlüm sılada
  	Sıladan da haber gelmez ağlarım
  	Bülbül ne yatarsın bahar erişti
  	Kırmızı gül koncasına kavuştu
  	Sılada sevdiğim aklıma düştü
  	Sıladan bir haber gelmez ağlarım
  	Bülbülü tuttum da güle bağladım
  	Bülbül feryat etti ben de ağladım
  	Garip bülbül ile gönül eğledim
  	Sıladan bir haber gelmez ağlarım
  	Dur a bülbül sana bir sualim var
  	Uçup gitme eğlen konadur bülbül
  	(Bu kısım el yazmasında okunmuyor)
  	(Bu kısım el yazmasında okunmuyor)
  	Senin muhabbetin kalbim evinde
  	(Bu kısım el yazmasında okunmuyor)
  	(Bu kısım el yazmasında okunmuyor)
  	Kalbimin evini donatır bülbül
  	Güle kon sevdiğim dikene konma
  	Her yüzü güleni dost olur sanma
  	Kendini sarpa çek hara dayanma
  	Rakiplerin kastı canadır bülbül
  	Bülbülün yatağı bahçeler bağlar
  	Garibin yatağı kahveler hanlar
  	Korkarım sevdiğim ah çeker ağlar
  	Bu bahçenin sonu fenadır bülbül
  	Aman bülbül de bahar geldi yaz geldi
  	Bizim ele turna geldi kaz geldi
  	Sılada sevdiceğim bizden vazgeldi
  	Ötme bülbül garip garip gönül şen değil
  	Ne yatarsın garip bülbül dağlar başında
  	Arzumanım kaldı yarin kaşında
  	Sılada sevdiğim on beş yaşında
  	Ötme garip bülbül gönlüm şen değil
  	Bir kuş geldi kondu dikene
  	Öte öte olan ömrüm tükene
  	Garip bülbül gitmez misin vatana
  	Ötme garip bülbül gönlüm şen değil
  	Bülbül yuvan yıkıldı mı
  	Yavruların döküldü mü
  	Ölüm sana dokundu mu
  	Garip garip ötme bülbül
  	Benim derdim bana yeter
  	Bir dert de sen katma bülbül
  	Bülbül yatar ovalarda
  	Yavru bekler yuvalarda
  	Bülbül kalmış yuvalarda
  	Garip garip ötme bülbül
  	Benim derdim bana yeter
  	Bir dert de sen katma bülbül
Konya Konya İli Halkiyat ve Harsiyatı, 1925.