Sultandan bir gün teligram geldi
  	Yüreğim benim hançerle deldi
  	Davet eder bizi divan kuruldu
  	(Davetlidir bize dügün kuruldu)
  	Gaz(i) olanlar yola doğruldu
  	Git anam durma Hakk'ın yoludur
  	Cihade giden mümin kuludur
  	Var düşmane karşı ecdadın kanunudur
  	Yalnız beklerim mektubun sıkça sal
  	Aman validem sakın kahrolma
  	(…)
  	Koyver gideyim bana sarılma
  	Anam ver izin gideyim yoluma
  	Muhtarlar çağırup hep askerler geldi
  	Kiminin keyfi oldu kimi kahroldu
  	Birçoğu dönüp yoldan ayrıldı
  	O gün işittik Bukreş alındı
  	Davullar çalar mezarlık başı
  	Valide yüzünden tükenmez yaşı
  	Düşmana gönderdi üç karındaşı
  	Hoç hatrından çıkar mı o günkü acı
  	(…)
  	(…)
  	(…)
  	(…)
  	Kışlamız önünde bir uzun selvi
  	Kimimiz nişanlı kimimiz evli
  	Osmanlı askeri hep dalikanlı
  	Varalım düşmana pek şanlı şanlı
  	İki arkadaşım bana eşit idi
  	Prizren'den çıktık saat beş idi
  	Avdetim kanun-i evvel on idi
  	Vatandan ayrıldım ömrüm son idi
  	Büyük ağaç yanında sigara yaktım
  	Elveda olarak Prizren'e baktım
  	Hakk'a yalvarıp dualar ettim
  	Orada kalkıp yoluma gittim
  	Avdetim günlerden çarşanba
  	Yattım Çırnavela'da tahta düşekte
  	Yedik o gece çorba-yi işkenbe
  	Onu da yemez atsan köpeğe
  	Varıp Firzoviç'ten gördüm oyun
  	Attılar vagonlara nice bir koyun
  	Çoktan görmemiştim böyle bir oyun
  	İhtiyar ademlere varıp sorun
  	Üsküp'te durduk günlerden altı
  	Kamilen Arnavutluk ayağa kalktı
  	Bütün görenler şaşırıp kaldı
  	Borular etrafa çaldı
  	Şimendifere binip Üsküp'ten kalktık
  	Beş gün beş gece tirende kaldık
  	Tirenden inip Şumli'ye vardık
  	Şumli'de dahi kırk beş gün kaldık
  	Şumli'den hareket Silistre yolu
  	Kiminin ayağı dondu kiminin kolu
  	Şaşırıp bilmezdik hiç sağı solu
  	Murtatların kırıldı başle kolu
  	Silistre'ye beş günde vardık
  	Çok asker dönüp yollarda kaldık
  	Göklüce köyünde misafir kaldık
  	Eyvah gençliğimiz takatsız kaldık
  	Silize'ye varınca ettiler hörmet
  	Ne güç imiş diyar-ı gurbet
  	Şimdiden sonra bilelim kıymet
  	Diyar-ı gurbet müşküldür elbet
  	Kalaraş'a varınca oldu bir hafta
  	Vücudum oldu güya bir tahta
  	Atsalar üstüme bir beyaz pafta
  	Mezardan çıkmış ölüye benzer
  	Kalaraş'ta tamam üç ay kaldık
  	Karlar içinde bele kadar kaldık
  	Biz de bu işe şaşırıp kaldık
  	Eyvah gençliğimiz gurbette kaldık
  	Kalaraş istasyonu gayet büyüktür
  	Tuna'da vapur karada tiren
  	Bir akıl var mıdır bu işe eren
  	Çok görüp geçirdik böyle bir derdik
  	Kalaraş büyücek dükkanı pek çok
  	Hepsi viran ehalı tek yok
  	Burada kış olmuş pek çok
  	Uçan kuşlar havadan düşüyor tek tuk
  	Tuna'yı geçip çıktık bir düze
  	Yine hakım olduk denize
  	Kısmet olur yine geliriz size
  	Şimdi gidiyoruz dualar bize
  	Tuna suyu gayet derin geçilmez
  	Soğuktur suyu bir tas içilmez
  	Diyar-ı gurbet müşküldür geçilmez
  	Nasıl sabredeyim ben şu diyarda
  	Tuna boyu gayet düzdedir
  	Biz burada fikrimiz hep sizdedir
  	Ağlamayın hey analar
  	Yine fırsat bizdedir
  	Tuna ortası dağlar
  	Yürekler içinde eridi yağlar
  	Ağlamayın analar
  	Cihadda olanlar sağdır
  	Cihadlar fisebilullahtan bir adem
  	Hiçbir şey görmedim dünyanın dadın
  	Cennette alırsın müradın
  	Alırsın kendine bir hüri kızı
  	Tuna'da gayetli olur dalga
  	Sen ana inanma halka
  	Deseler ki öldü Rifat
  	Yine sen yalvar Hakk'a
  	Tuna içinde olmuş ağaç
  	Kereste olanlar hep satılacak
  	Düşmandan eski yerler alınacak
  	Şimdidir alınacak verilecek
  	Aman Tuna suyu artık durulsun
  	Şu umumi harplar tarihlere urulsun
  	Düşman leşleri derelere dolsun
  	Yaşasın Osmanlılar var olsun
  	Kalaraş caddesi gayet düzdedir
  	Yarabbi vatana artın sen yola
  	Kudretin çoktur merhamet kula
  	Bakarız gün gece hep sağa sola
  	Vatana varsam çoktur a canım
  	Caddeye gitmeden yoktur amanım
  	Düşman ellerinde ben de peştarim
  	Küffarı arayıp vurmak isterim
  	Talim edip vardık artık ikmale
  	Ne çare daha varmadık düşmana
  	Yorgunluk (…) ne çare
  	Şaştım eyvah ben de böyle bir hale
  	Tamam üç ay Kalaraş'ta kaldık
  	Hep düşünüp aşikare kaldık
  	Timare varıp dağları saldık
  	Şimdi düşmandan intikam aldık
  	Kalaraş'ta tamam düşmana vardık
  	Aslanlar gibi küffara saldık
  	Birçoğu kesip esirler aldık
  	Şimdi düşmandan intikam aldık
  	Karşıda görünür bir yüce dağlar
  	Bir gün umumi analar ağlar
  	Yürekler içinde eridi yağlar
  	Bir şey yemez evlada saklar
  	Harba giderken çok ettik şenlik
  	Ölürüz gideriz eyvah hasretlik
  	Ne arada var şu gençlik
  	Gençliği mi acıyayım yoksa hasretlik
  	Vatandan salındık epeyce irak
  	Böyle bundan vatana edelim dikkat
  	Çok gördü hal biçare Rifat
  	Padişak işine edelim dikkat
  	Uram süngü ile düşmana salam
  	Küffar İngiliz'den Mısır'ı alam
  	Düşmandan birçok ganimet alam
  	Oradan gidip Hicaz'a varam
  	Tuna'nın içinde gemiler gezer
  	Yüreğim içinde bir sızı sızar
  	Yarabbi murtada gösterme dizzar
  	Eyvah Karalaş'ı doldurduk mezar
  	Geminin içinde kömürler taştan
  	Başımızda ağardı saçlar
  	Bizi tuttu hep eski suçlar
  	Haneye varsak keselim koçlar
  	Koyunlar gider süme süme
  	Kalaraş'ta tuttu bizleri hüma
  	Yarabbi burada öldürüp koma
  	Varalım düşmana edelim yuha
  	Kırk para alırdık bir soğan başı
  	Günden güne doktur ururdu aşı
  	(…)
  	(…)
Tacida Hafız Prizren Tacida Hafız tarafından derlenmiştir. Türk Folkloru Araştırmaları Yıllığı, 1976, s. 122-128.