Mektubum sarı çiçek
Dağ tepeden geçecek
Mektubuma yol verin
Pozantı’ya gidecek
Mâni demeye geldim
Kaymak yemeye geldim
Kaymak başını yesin
Yari görmeye geldim
Kader kahır hep bizden
Mektup gelmiyor sizden
Sevgilerin yalanmış
O sevgiler hep dilden
Damdan dama ip gerdim
İpekli mendil serdim
Şu deyyusun oğlunu
Candan gönülden sevdim
Sepet sepet yumurta
Sakın beni unutma
Unutursan küserim
Mektubumu keserim
Al elmayı yemedim
Sırrın ele vermedim
Bir öptüm bir ısırdım
Bir yerini yemedim
Sarı kız sallanma
Yollarda oyalanma
Çeşme başında durma
Sözlerime inanma
Yarim bana el eyledi
Goncadan gül eyledi
Bahar vakti gelince
Mektupla gel eyledi
Koza yapraksız olmaz
Dibi topraksız olmaz
Sevda çeken kimsenin
Cebi mektupsuz olmaz
Kimin kime kıyakları
Bilinmiyor kayakları
Bize kunduracı derler
Biz giydirdik ayakları
Maydanoz ot değil mi?
Yaprağı dört değil mi?
Ben yârimden ayrıldım
Bu bana dert değil mi?
Doktor doktor civanım
Seni istiyor canım
Muayene etmezsen
Yoktur senin imanın
Pınar başında çeşme
Salsam elime dolar
Ben yarimden ayrıldım
Yüreğim ona yanar
Gözde güneş gibi ferler
Pasta gibi ekmek yerler
Anıyla şanıyla bize
Ünlü fırıncılar derler
Ceviz dalı kırıktır
Dibine su doluktur
Anası babası ölenin
Daim boynu büküktür
Bahçelerde baldıran
Nedir benzin solduran
Meğer zalim felekmiş
Yiğitleri öldüren
Kaynaklar:
Prof. Dr. Erman Artun, ADANA’DA MÂNİ SÖYLEME GELENEĞİ, https://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/artun_adana_mani.pdf